Enerji İçecekleri Ve Genel Özellikleri
Enerji içecekleri yüksek oranda kafein, taurin, şeker ve tatlandırıcılar, guarana, ginseng, inositol, yohimbin, glukuronolakton ve karnitin gibi besleyici olmayan uyarıcı bileşenler içermektedir. Enerji içeceklerinin başlıca etkin bileşeni kafeindir ve guarana, kola nut, yerba mate ve kakao gibi bileşenlerle birlikte kafein içeriği daha çok artmaktadır. Her gramında 40-80mg kafein içeren bir bitki olan guarana, diğer bitkisel bileşenlerle etkileşim sonucu daha uzun yarılanma ömrüne sahiptir. Üretici firmalardan bu bileşenlerin içerisinde bulunan kafein miktarının etiket üzerinde belirtilmesi istenmemektedir. Bu yüzden enerji içeceklerinde bulunan gerçek kafein miktarı etiket üzerinde belirtilenden daha fazladır.
Kafein ve şeker enerji içeceklerinin etkisinin önemli nedenlerindendir ve 240 ml’lik bir enerji içeceği yaklaşık olarak 80mg kafein içermektedir. Bu kafein miktarı, bir fincan koyu kahve ya da 360ml’lik kolada bulunan kafein miktarına eşdeğerdir. İçeriğinde kafein bulunan gazlı içeceklerin bir şişesinde(240ml) 18-48.2mg, enerji içeceklerinde 33.3-141.1mg, kahve ve çay vb. içeceklerde 2.7-105.7mg aralığında kafein bulunmaktadır. Enerji içeceklerinde bulunan kafein miktarı, kafein içeren gazlı içeceklerden daha fazladır.
Kafein dünya genelinde en çok kullanılan psikoaktif maddedir. Birçok kişi, yorgunluk sonucu performans düşüklüğünü ortadan kaldırma amacıyla kafein içeren içeceklere yönelmektedir. Fizyolojik olarak kafein koroner ve serebral vazokonstrüksiyonuna neden olur ve düz kasların gevşemesini sağlarken iskelet kaslarını uyarmaktadır. Aynı zamanda hücrelerin insüline karşı duyarlılığını azaltmaktadır. Fazla miktarda kafein tüketimi idrar akışı ve ter atımını arttırarak kanın elektrolit seviyesini değiştirmektedir. Yapılan çalışmalarda 1-3mg/kg veya 12.5-100mg/gün aralığında kafein tüketen yetişkinlerin egzersiz dayanıklılığı ve tepki verme hızının arttığı ve uykusuzluğa bağlı ruh halinin ortadan kalktığı gözlemlenmektedir. Fakat bu çalışmalar sürekli kafein tüketen bireyleri kapsamaktadır.
4-12mg/kg kafein tüketen bireylerde anksiyete ve titreme gibi istenmeyen semptomlar ortaya çıkabilmektedir. Baş ağrısı ve yorgunluk gibi semptomlar kısa süreli yüksek miktarda kafein tüketimi sonucu oluşmaktadır. Kafein zehirlenmesi sinirlilik, uykusuzluk, anksiyete, taşikardi, titreme, çarpıntı belirtilerinin görüldüğü klinik bir sendromdur. Aşırı kafein tüketiminin diğer etkileri ise kusma ve karın ağrısı, hipokalemi, halüsinasyonlar, artmış kafa içi basıncı, felç, nöbetler, aritmi ve ölüm olabilmektedir.
Kafein ve taurin birbiriyle etkileşime girerek kalp atışlarını arttırmaktadır. Uzun süre taurine mağruz kalma hipoglisemiye neden olabilirken koroner kalp hastalığı riskini de azaltabilmektedir. Aynı zamanda taurin, antikonvülsif ve epileptojenik özellikler gösterebilmektedir.
Taurin bileşeni, vücut tarafından üretilebilen spor yaparken ya da stres altında iken kullanılan, kalp atış hızını düzenleyebilen ve kas kasılmasına yardımcı olan bir aminoasittir. İnek sütü, et, balık ve yumurtadan elde edilen doğal taurin insan vücudu için faydalıdır. Çalışmalar günde 500mg’dan fazla taurin alınmamasını önermektedir. Fakat enerji içeceklerinde bulunan yapay taurin kan basıncının yükselmesine ve kalp hastalıklarına neden olabilmektedir. New York’ taki Weill Cornell Tıp Fakültesi tarafından yapılmış olan araştırmaya göre taurin canlandırıcı etkisinin yanında beyinde yatıştırcı etki göstermektedir.
Guarana kahve çekirdeğinden 3kat daha fazla kafein içeren uyarıcı bir maddedir. Aynı zamanda yüksek miktarda teobromin, teofilin ve tanin içermektedir. Tek başına vücuda alındığında bireyin kendini daha dinç hissettiğine dair net bilgi olmamasına rağmen kafein ile birlikte kullanıldığında daha etkili bir sonuç elde edildiği düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar günde 400mg’dan fazla guarana alımının anksiyete, uykusuzluk, idrar atımında artma, kalp ritim bozukluğu, mide ile ilgili rahatsızlıklar ve kemik yoğunluğunda azalma gibi sorunlara yol açabileceğini göstermektedir.
Ginseng enerjiyi arttırmaya, hafızayı güçlendirmeye ve vücudun strese karşı direncini arttırmaya yardımcı olarak kullanılan uyarıcı bir bileşendir. Sporcular üzerinde yapılan araştırmalara göre fiziksel ve mental dayanıklılığı arttırdığı, enerji seviyesini yükselttiği ve atletik performansı geliştirdiği gözlemlenmektedir. İshal, vajinal kanama, baş ağrısı, vertigo, hipertansiyon, döküntü ve uykusuzluk ginseng toksisitesinin belirtilerindendir. Bunun yanında antidepresan ilaçlar ile birlikte alındığında beyinde bulunan serotonin düzeyinin yükselmesine, manik depresif bozukluğa ve antipsikotik ilaçların kas sistemi üzerindeki yan etkilerinin artışına neden olabilmektedir.
İnositol glikoz metabolizmasının ürünü olarak bağırsakta bulunan mikroorganizmalar tarafından sentezlenmektedir. Glikoz metabolizmasının sonucunda üretimi sağlanmasına rağmen vücutta çok miktarda bulunmamaktadır. Günde 500mg’dan fazla kafein alımı vücuttaki inositol miktarını düşürdüğü düşünülmektedir. İnositol sinir hücrelerinin serotonine olan hassasiyetini arttırdığı için depresyon tedavisinde kullanılmaktadır.
Glukoronolakton glikozun karaciğerin metabolize olması sonucunda oluşan doğal bir bileşendir. Karaciğer hormonları ve kanserojen maddeleri detoksifiye edebilmek için glukuronik aside bağlayıp safra tuzlarıyla birlikte vücuttan atabilmektedir. Fakat enerji içeceklerinde bulunan glukoronolakton sentetik yapıda olup gıdalarda bulunan miktardan çok daha fazlasını içerebilmektedir.
Karnitin lisin ve metiyonin aminoasitlerinden sentezlenerek yağ oksidasyonunda görev alan bir aminoasit türevidir. Yağ asitlerinin mitokondriye taşınmasına yardımcı olarak yağ yakımını hızlandırmaktadır. Ağır egzersiz yapan sporcularda egzersiz performansını arttırmaktadır. Yüksek dozda karnitin bulantı ve kusma, karın ağrısı, ishale neden olabilmektedir.
Yohimbin çok güçlü bitkisel bir uyarandır ve üreme organlarıyla ilgili rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Anksiyete, baş ağrısı, uykusuzluk, panik atak, kan bansıncında artış, halüsinasyon gibi yan etkileri bulunmaktadır. Epilepsi nöbetlerine ve böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir. Karaciğer, böbrek, kalp ve psikiyatrik hastalıkları olan bireylerin kullanmaması önerilmektedir.
Ginkgo biloba bitkisinin Alzheimer, unutkanlık, hafıza kaybı ve bunama gibi hastalıklar üzerinde etkisi bulunduğu söylenmektedir. Ayrıca hafızayı güçlendirmeye ve konsantrasyonu artırmaya yardımcı olduğu ileri sürülmektedir.




